Saturday, November 21, 2009

Dünyayı Beden Ne Kadar Etkiliyor? (Önsöz)

Blogu açmama neden olan düşüncelerimden birinin 'kağıda' dökülmüş şekli bu soru olduğuna göre bu sorunun özeti: Merhaba.

Genel olarak felsefenin de bir sistematik düşünce ürünü olduğunu ifade edersek daha baştan biri beni durdursun. Ancak neredeyse çocukluğundan beri yaşadığı çevreyi, gökyüzünü ve insan ilişkilerini çocuk merakıyla gözleyen biri elbette çocukluğa ve felsefeye(ve matematiğe) içkin "Bu ne? Bu ne? Şu ne?"lerden geçebilir miydi?

Ayrıca sistematiklik bilincini gözünden düşürmedikçe kişiselden 'dünya'ya bakan biri hiç şüphesiz felsefi sezgi melekleri ile birlikte hiç de yabana atılamayacak hayat dersleri, düşünce bahçeleri görecektir.

Çünkü felsefe gerçekten de çizgifilmlerde yine sezgisel olarak imgelendiği şekilde ak pamuk sakallı bir dededir ve her böyle dede gibi biraz çocuktur ve yine her böyle dede gibi gizliden gizliye biz çocuklara çaktırmaksızın istediğimiz veya işimize yarayacak şeyleri bulmamızda yardımcı olur. Çaktırmaz çünkü bilir ki biz direkt bulmak istemeyiz. Esasen biz çocukları mutlu kılan şey bir arayış peşine düştüğümüzde o arayış yolunda başımızdan geçen maceralardır.

Sıkıldın mı?

Flaş Haberlere alıştık tabii :)

Bomba haber şu: Felsefe yapmayacağız. Amacımız felsefe değil. Sadece hayatı ele alacağız. Felsefe bu işin içinde değil, felsefe beynimizin içindeki gül olacak. Dileyen gül yerine karanfil koysun..